13 Ocak 2018 Cumartesi

makber - kaygısızca karalamak

-vulgar zaman dilimine göre şuan saat 01:30. görkemli kozmosun görkemli kaosunun bana ayırdığı
şu minimal zaman diliminde, seni düşünmek ve duyumsamaktan maksimal haz alıyorum.-

ben manipülatör veyahut aziz değilim
sen ise yıllarca kafesin içerisinde dahi olduğu
kendisine hissettirilmemiş bir kuş değilsin.
çünkü ne ben seni yıllarca buna inandırabilecek kadar zekiyim
ne de sen buna inanacak kadar aptalsın.
lakin teorin öyle bir teori ki;
ne söylesem yine manipülasyon olacak,
ne konuşsam yine yapıyor denecek...
yine de umut işte;
ya tutarsa?

-üzerine giydiğin ideoloji gömleğini çıkar da gel-

sana söylemek istediğim çok şey var fakat söyleyemem. çünkü kelimelerde soğuk bir şeyler var, oysa benim yüreğimde soğuk hiçbir şey yok. müşkülpesent bir adam oldum ben. çokça bir şeyler karalamayı, bir şeyler yazmayı denedim sana dair. taslaklarım asla öğrenemeyeceğin kadar çok ve bir  o kadar da senin için artık anlamsız olan sana yazdıklarımla dolu. 

''acele iştir, şeytan karışır. boynu tutulan genç aynı yöne bakar, durur. aşkın aceleye gelen yanı aşık olmadır, ötesi uzun sürer. ademoğlu dostunu birlikte yaşadıklarından ötürü seçip kararlaştırır. aşkta ise tersi söz konusu. imkansızın, mümkün oluşu. imgeler oyunudur aşk.''

önceden, -birkaç gün öncesine kadar hatta, bir şey üzerine yazacaksam eğer o şeyin mükemmel olmasını dilerdim. güzel bir konu, eşya, fikir veyahut dünyadaki herhangi bir şey üzerine yazacak isem eğer cümlelerimin en az o şey kadar değerli olması gerekirdi. bu yüzdendir çokça defa yazılarımda kendimden küfür ile bahsederken, sana dair yazdıklarım hep sınırlı kalmıştır benim. muharrirlik bu ya, benim gibi boynu tutulmuş bir kimsenin, sürekli aynı yöne bakan veyahut; böyle batıl  inançları olmuştur evvelden beri. abes! duygularının yoğunluğu ne kadar fazla ise, onu kelimelere ve kelimeler ile birlikte anlamlı bütünlere dökmek bir o kadar zor oluyor nitekim. bunu anlayabilmem zaman aldı lakin pek dile getirecek vaktim de olmadı. şimdi ise yaşamaya ve sana dair hiçbir kaygım olmadan dökülüyorum. herhangi bir işe yaramayacağını, istediğim kişinin belki de hiç okumayacağını dahi biliyorum. ama manasız değil. çünkü, burası benim yalan söyleyebileceğim bir yer değil. çünkü burada, her şey en azından senin için bitmişken, yalan söyleyebiliyor olmamın herhangi bir anlamı yok.

bir dilek hakkım olsa idi yürüyerek gitmesini dilerdim. gitsin, gitsin ki gitmenin ne kadar acı ve cevr verdiğini iliklerine kadar hissetsin. geride kalmasını, kelimelerin boğazında düğümlenmesini veyahut. kalsın, kalsın ki kalmanın ve ikna edememenin verdiği kallavi  hüznü iliklerine kadar hissetsin.ben  iki hüznü de yaşayan, iki insan tanıyorum. biri kalmayı beceremedi, diğeri de gitmeyi.

''bazen anlamıyorum, ben onu böyle çok, böyle içten sevdiğim, ondan başka hiçbir şeyi görmediğim ve bilmediğim halde, nasıl oluyor da başkasını seviyor, sevebiliyor?''

mükemmeliyetçilik, zor meslek. erbabı da pek nadir. hiçbir edebi kaygı olmadan, öylesine, bir günlük tutarmış gibi mesela, uzun ve afilli cümleler kurmadan, tekrarını bile okumadan; vur patlasın, çal oynasın metin yazabilmek zanaati de çokça zaman müsrifçe durdu gözümde. kaleminden yere mürekkep akıtan bir müsrif. beceremedim de bu mesleği. birçok şey gibi. istemediğim şeylerin yaşanmasından önce, onun birkaç gün öncesinden, ondan da bir aya yakın öncesi pekala veyahut birkaç sene önce veyahut şimdi; beceremediğim ve elime yüzüme bulaştırdığım çokça şey oldu. neyi yapabildiğimden veyahut yapabiliyor olduğumdan da hiçbir zaman emin olamadım mesela. sana ve kendime dair pek çok şeyden noksandım bu konuda, yine de bana duyduğun sevgiyi bitirecek ket yok sandım. hasbelkader, herhangi bir zamanda- bu yazıya denk gelirsen şayet arkandan kötü bir laf ettirdiğime ve ettiğime dair bir inanç kalmasın aklında sakın. çünkü nefret de gayet ağır bir meslektir.

vakit varken tomurcukları topla.
ben topladım.

2 yorum:

  1. Kusursuz, sevdim burayı

    ...çünkü kelimelerde soğuk bir şeyler var, oysa benim yüreğimde soğuk hiçbir şey yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. buraları terkettikten aylar sonra bir gün tesadüfen bakasım gelmişken; okunduğumu bilmek güzel.

      onca süre zarfında da ne yüreğim soğudu ne de kelimelerim ısındı.

      Sil