2 Kasım 2017 Perşembe

weysel paradoksu

“benim de aforizmalarım olacak, ismimle anılan bir paradoksum. veysel paradoksu. russel paradoksuyla da kafiyeli, ne güzel… arkadaşlar veysi paradoksu, oğlum babamın paradoksu diyecek. belki seans bitmeden bulurum. sevgilimin paradoksu diyecek selma, öbür kızlara hava basacak. nasıl heyecanlanıyorum düşündükçe. annem dikili bir ağacım yok diye üzülmeyecek, öyle ölümsüzlüğe filan aklı ermez; oğlumun paradoksu var diyecek komşu kadına. ya öyle mi? hayırlı olsun! bizim oğlan da kooperatife yazılmış diyecek, o da.”
 
weysel paradoksu, hayal ile gerçeğin ve aşk ile cinnetin hem eşiğinde hem de tam merkezinde sahne alıyor.bu kitap, bir yandan goethe’nin diğer yandan da dostoyevski’nin kahramanının günümüze bakan bir izdüşümünü karşımıza çıkarırken; yoğun, zengin ve şaşırtıcı bir anlatım çeşitliliği ile yeni werther’in yeraltından notlarını paylaşıyor bizimle.



''Önce Âşık Ol Sonra Seversin Acele iştir, şeytan karışır. Boynu tutulmuş genç adam aynı yöne bakar durur. Aşkın aceleye gelen yanı âşık olmak! Âşık olduktan sonrası uzun sürer. Âdemoğlu dostunu birlikte yaşadıklarından ötürü seçip kararlaştırır. Aşkta ise tersi söz konusu; imkânsızın mümkün olduğu bir imgeler oyunudur aşk.''

-hasan yurtoğlu

11 yorum:

  1. Selam;
    Yazılı haftasında olduğum için yoktum buralarda. Siteye girince yeni yazı görünce çok mutlu oldum. Kendi yazın olmasa bile paylaşmaya değer bulduğun bir şeyi okumak güzel.

    Weysel paradoksunu bir kaç yerde daha görmüştüm. Çok merak ettim. Umarım okurum. Sınavı bahane ederek kitap okumayı bıraktım. Zaman bulamamaktan değil tamamen üşengeçliğimden. Bu yıl daha çok öykü, şiir ve köşe yazısı okuyorum. Elime aldığımda bitiyorlar en azından.

    Öykü ve köşe yazısı daha güncel türler. -Benim güncel olanları okuduğumdan da kaynaklanabilir tabii bu. Ve fark ediyorum ki insanlar mutsuz. Gerçekten mutsuzluktan kırılıyoruz. Yazılarda mutluluğu anlatan yok. Sadece hüzün acı değil mutluluk da anlatılmalı. Halk mutsuz yazarlar mutsuz gençler bile mutsuz ya. Lise zamanı insanın en ıdealist ve mutlu olması gereken zamanken insanlar mutsuz. Peki neden mutsuzuz? Danimarka, singapur ve kosta rika mutluyken biz neden mutsuzuz? Bu üç ülke mutluluk haritasında en mutlu ülkeler. Küçücük ada olan singapurun doğru yaptığı neyi yanlış yapıyoruz? Bence bu durum kendimizi keşfedememizden kaynaklanıyor. Kişiler olarak değil ülke olarak kendimizi fark edemedik. Ülke olarak erginlik çağındayız. Kendimizi fark etmeye çalışıyoruz. Hayran olduğumuz kişiler gıbı davranıp diğer tarafta düşman oluyoruz sonra fikrimiz değişiyor başka nir gruba düşman oluyoruz. En iyi bizim gibi düşünenler. bir kişi bizden farklı düşünüyorsa kötüdür o. Ülkece ergenlikten çıkıp mutlu olmak istiyorsak kendimizi bulmalıyız. Kendimizi bulmanın da yolu okumaktan geçiyor çok okumak. Bilhassa bizden farklı düşünenleri pür dikkat okumak.

    Ben sana başka bir şey anlatacaktım ya. Laf lafı açtı. Çok konuştum bugün neyse onu da sonra anlatırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba, öncelikle özlettin kendini. hoşgeldin. weysel paradoksunu herhangi bir yerde duymuş olma ihtimalin yok, duyduysan da eğer ben laf arasında bahsetmişimdir çünkü kitap yeni çıktı. bizzat kendi hocamın bir kitabıdır. birkaç senedir üzerinde çalışıyordu. kesinlikle okumanı tavsiye ederim, çok dolu ve sana çok şey katabilecek bir kitap.

      insanlar mutsuz çünkü ortadoğu ülkesindesin, insanlar mutsuz çünkü ülkede iyiye dair hiçbir şey gerçekleşmiyor. söz konusu hocamla bir gün sohbet ederken laf arasında schopenhauer'dan bahsederken okumaktan nefret eden bir kitao kurdu düşün demişti. bu şopar abimiz okumanın ne kadar kötü bir şey olduğundan ve insanları mutsuz ettiğinden dem vurur ve bir o kadar da kitap okurdu. kitap okumak kendini bulmanı sağlamaz ve mutlu etmez. bunu unutma. -hiçbir şeyden söz etmeyen yazınsal hiçbir değeri de olmayan vasati kitaplardan bahsetmiyorsak eğer.

      Sil
  2. Yorumu yazarken kitabı gördüğümden emindim ama nerede gördüğümü hatırlayamamıştım. Sonra aklıma geldi. Sen başka bir yerde bahsetmişsin ben orada görmüşüm -büyük pot kırdım sanırım. Kitabı mutlaka okuyacağım.

    Bu topraklarda yüzyıllarca dünyaya hükmeden bir imparatorluğun varolduğunu anlamak gerçekten zor. Ne oldu da insanların mutsuz olduğu ortadoğu ulkesine döndük? Osmanlı zamanında da halk mutsuzdu belki bilmiyorum. Ülkenin tüm kaderi gençlerin elinde. Genç kısımın büyük çoğunluğu ise büyük bir kültür emperyalizmi altında. Bir milleti bir arada tutan yapıştırıcı gibi kültür. O yok olursa birbirimizden ayrışırız. Ayrısırsak da zaten işgal edilmişizdir. Ve şu an olan şey o. Birbirimizi anlamıyoruz. Dinlemiyoruz ki anlayalım. Aynı dili konuşan yabancılar topluluğu olduk.

    Bizim kültürümüz ne? Kimi arap kültürünü bizim kültürümüz sanıyor kimisi batı kültürünü. İkiside aynı derecede zararlı. Zaman içinde arap kültüründen de batı kültüründen de bazı şeyler almışız. Bunları kendimizce işleyip kullanmışız. Bunlara yüz dönmek saçma. Ama onlar gibi de davranmamalıyız. Arap kültürü derken kastettiğim islam değil. Bazıları işi abartıp araplar gibi davranmaya çalışıyor. Din ve arap kültürünü biribirinden ayırmalıyız.

    Kitap okumak benim için eğlenceli bir aktivite oldu çoğu zaman. Vasat kitaplar okuduğum için olabilir. Geçen yıl biraz ciddi kitaplar okumuştum. Onları okuduğum için mi mutsuzdum yoksa mutsuz olduğum için mi okudum bilmiyorum.

    Peki kendimizi nasıl bulacağız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. olur öyle pot kırmalar, sorun değil. kitabı tekrar tekrar araştırarak okumanı eleştirilerini ve görüşlerini bana yazmanı istiyorum. biraz ağır gelebilir o yüzden kendini geliştirdikçe tekrar tekrar okuman daha iyi olabilir senin için.

      sorduğun soru o kadar zor bir soru ki aslında. bu doğrultuda dillendirilen ve yapılan tonlarca araştırma var. türk kültüründe mi yaşıyoruz, bir islam medeniyeti miyiz, yoksa türk islam medeniyeti arasında bocalıyor muyuz? yoksa bir batı ülkesi miyiz? bir yönden şanslı bir yönden değiliz. tam olarak bir islam medeniyeti'ne dahil olabileceğimiz bir medeniyetin ortasında değiliz. diğerleri de öyle. bu tarzdaki ülkeler için kaçınılmaz bir kader vardır. ya bütün kültürleri harmanlayarak kendilerine özgü bir medeniyet oluştururlar ya da kültür bocalamaları içinde yok olur giderler. yani aslına bakarsan 3 kültür'ün ortasında sıkışıp kalmamız uzun vadede mükemmel bir şey bile olabilir. bize ait olan bambaşka bir kültür yaratıp çevremizi etki altına alabiliriz de. -yok olmak da var işin ucunda tabi. samuel huntington'un bu konuyla ilgili 'medeniyetler çatışması' adlı çalışması var, bu konuyla ilgileniyorsan sana çok faydası dokunabiliyor. bunu bana okulun öğretmesi de ayrı bir ironi benim için sanırım: evet haftaya bu konudan sorumlu olarak bir sınava gireceğim.

      kitaplar konusunda şoparhaur kadar ümitsiz ve karamsarım. insanın kendisine bir şeyler katan kitapları okuyarak mutlu olabileceğini sanmıyorum çünkü -farkındalığın artar. bu annenin sana daha az değer vermesinden veyahut babanın senden adam olmaz demesinden kaynaklanan bir problem değil tamamen insan olmaktan kaynaklanan bir takım kaygılardan bahsediyorum. kendini nasıl bulacağın sorusunun cevabını benden hiçbir zaman bulamayacaksın, bu konuda sana bir özür borçluyum.

      dümdüz yazdım, cümlelerim devrik olmuş olabilir, kontrol edip düzenleyecek gücü kendimde bulamadım.

      Sil
  3. Selamlar, haddim olmayarak;

    Türkler, kürtler, araplar, acemler mutluluğunu söylemez. Bu konuda hamdi ile bir araştırma konusu düşünmüştük hatta, doğuda hep ağıt vardır, batıda hep bir ağır oyun şekli vardır. Saydığım bu milletler mutsuzluktan dem alır, mutsuzluktan güç alır, mutsuzlukla yoğrulur.

    Herkesin mutsuz olduğu konusu da biraz edebiyat ile ilgili, sokağa çıkmaz iseniz, çevrenize objektif bakmaz iseniz mutluluğu göremezsiniz. Bu ülkedeki her kitap mutsuzlukla demlenir, her şiirde bir cinayet, her piyeste bir efkar, her türküde/şarkıda bir pişmanlık görürsünüz. Tabii ki genellemedir bu bahsettiğim. Fakat böyledir, bizim gibi alt-orta seviye entelektüellerde böyle sezilir bunların yankısı.

    Biraz dağınık olacak bahsettiğim konular fakat, mutluluk tanımınız nedir. Biyolojik olarak çok basit anlamda içten bir gülüştür mutluluk. Bir bebek gördüğünüzde gösterdiğiniz tebessüm, bir arkadaşınızın şakasında, bir dostunuzun ayakkabısını bağlarken yere düşmesinde, sosyal medyada gördüğünüz bir espride. Hatta beni son 2 gündür sokakta röveşata deneyen adam muhteşem bir şekilde mutlu etti.


    Bir ikinci soru serim ise, insan mutlu olmak zorunda mıdır? insan mutluluğa muhtaç mıdır? insan neden mutluluğu düşler?

    Son yılda düşünce sistemim daha çok şöyle gelişti;Joanne Greenberg'in dediği gibi, kimse bu dünyada bana gül bahçesi vaad etmedi, yaşayabildiğim kadar yaşar, gitmediği yerde bırakırım. Siz bunun aksini savunuyorsunuz, çünkü dünyayı çok seviyorsunuz ve umutlusunuz. Ben değil miyim? Tabi ki öyleyim fakat buna bağımlı değilim. Bu konu tartışılmalı. Şiddetle.


    Kültür konusuna gelirsek eğer, Türkiyenin şu anda bulunduğu coğrafyada yaşayan bütün devletler/medeniyetler kültür karmaşası sonucu buraya gelmiştir. Salt Türk kültürü yok olmaya yüz tutmuş bir kültürdür, aynı olay Birleşik Devletlerde de yakın tarihte yaşandı fakat devlet eliyle, seçici bir şekilde oldu bu durum. Hatta aksilikler dahi yaşandı 11 Eylül gibi. Bir coğrafyada tek bir kültür tek bir medeniyet istemek mikro kültür milliyetçiliğidir, kültürler değiştikçe, başkalaştıkça anlam bulur. Başkalaştıkça sahip bulur.

    "Kültür, zeminle orantılıdır. O zemin, milletin karakteridir.”
    1921 (Atatürk’ün S.D.II, s.16-17)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dediğin gibi bu dünya insanının en büyük yanılgısı; bu dünyaya mutlu olmak için geldiğini sanmasıdır. hayallerinin, hedeflediklerinin kendisine bir altın tepside sunulacağını sanmasıdır. tövbe de muhtar, dünyayı sevmek ne demek, umutlu olmak ne demek?

      Sil
  4. Toplum olarak mutluluğu anlatmayı pek sevmiyoruz sanırım. Mutluluğu kendi içimizde yaşarız mutsuluğumuzu anlatırız başkalarına. Mutsuzluğu anlatış seklimiz, mutsuzluğa verdiğimiz tepkiler hep benzerdir. Bir nevi kültürümüzdür mutsuzluğumuz.

    Mutluluk Tanrıya inanmak gibi bir şey. Mutlu olmak için ne kadar mantıklı sebepler olsa bile içinden gelmedikçe  mutlu olamayabiliyorsun. Ya da her şey kötü gitse bile mutsuz olabiliyorsun.

    Her insan mutlu olmak zorunda değildir tabii ama istediği zaman mutluluğu seçebilecek ortama sahip olmak zorundadır. Mutluluk arayışımız da bu ortamı aramak aslında. İçimizden mutlu olmak gelince bunu paylaşacak insanlar arayışımız ya da mutlu olduğumuzda harcamak için para biriktirmemiz. İnsandan insana değişir bu ortamın özellikleri.

    Mutsuzluğa ne kadar ihtiyacimiz varsa mutluluğa da var. Mutlu olunca bedenimiz daha iyi çalışır beynimiz daha fazla düşünebilir. Belki de mutluluğu düşleyen vücudumuzdur.
    Bilmiyorum.

    Joanne greenberg hiç kimsenin bize gül bahçesi vadetmediğini mücadeleye devam etmemiz için söyler. Hayallerimiz gerçekleşmeyince umutsuzluğa kapılmamamızı öğütler. Gitmediği yerde bırakan değil her seferinde en derine düşse bile tekrar deneyen küçük kızı anlatır bu yüzden. 

    Evet dünyayı seviyorum ve umutluyum. Dünyaya mutlu olmak için gelmediysem  neden geldim? Yaşamak dahi istemediğim bir biçimde mutsuz olmak dünyaya gelişime ters değil mi?

    Şimdiye dek başka milletlerden kültürümüze çok şey kattık. Bunlar bizim kültürümüzü oluşturuyorlar artık. Bunlara elbet sırt dönmeyiz. Başka kültürden bir şey alıp kullanma yıllar içerisinde olur. Kısa bir zaman içinde çok fazla şey dilimize ve kültürümüze giriyorsa burada kültür emperyalizmi var demektir. Bunun için önlemler almalıyız. Ülkemizde alınan önlemler yabancı sözcüklere saçma türkçe karşılık bulmaktan ileriye gitmiyor ne yazık ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dünya'yı seviyorsan umarım dünya'yı severek hep böyle yaşamayı sürdürebilirsin. ben ile süleyman bunu pek başaramadık maalesef. benim kafam mutsuzken daha iyi çalışıyor mesela.

      özür dileyerek girmek istedim maalesef söze. vize haftam yüzünden ne hakkında konuştuğumuzu bile unuttum. eklemem gereken bir şey var mıydı onu da hatırlamıyorum. okul ile ilgili bir gerçeği yine yeniden farkediyorum artık: kişisel gelişimimi inanılmaz yavaşlatıyor.

      Sil
  5. Özür dilemene gerek yok. Ben hep buradayım.-bunu hep sen mi soyleyeceksin. Sonunda ben de söyledim yaşasın.

    Benim mutlu olmam biraz da zorunluluktan aslında. Mutsuz olursam ders çalışmam. Kendimi mutlu olmak için zorluyorum. Sınav olmasaydı mutsuzluğa bu kadar direnir miydim bilmiyorum. Okul konusunda o kadar doluyum ki hiç bir şey söylemesem daha iyi.

    Mutluluk konusu kafamı çok kurcalayan bir konu. Hele hele insan neden mutlu olmayı düşler sorusunu her gün düşünüyorum. Ama konu hakkında benim de söyleyecek hiç bir şeyim yok. Geçen yıl ahlak konusuna taktigim gibi bu yıl da mutluluğa takmış olabilirim. Daha sonraları uzun uzun konuşuruz bu konu hakkında. Daha çok kafanı sişiresişirecegim yani.

    Weysel paradoksunu okumaya başladım. Kitaptan önce kapağından konuşmalıyız bence. Tesadüf ki arkadaşım da genç wertherin acılarını okuyordu. Dün onun elinde kitabı gördüğümde farkettim. Weyselin W sinin werther den geldiğini. Sonra arkadaşımla yarım saat kitabın kapağını inceledik. Masada duran kitabın genç wertherin acıları olduğunu fark edince çok mutlu olduk. Ama kapaktaki diğer objelerin ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Elmanın ben pamuk prensesteki elma olduğunu düşündüm arkadaşım ise ademin isırdıgi elma olabileceğini söyledi. En çok merak ettiğim ise Back castle yazısının ne anlam ifade ettiği.
    Kitabın kapağı hakkında konuşmak ayrı bir zevkliymiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. weysel paradoksunda kapak özel olarak kitabın içeriğine uygun olarak ve özel olarak hazırlandı. biraz ilgi çekmesini sağlayacağını söylemişti hocam, haklıymış. ve evet fotoğraftaki her ayrıntının kitapta yeri var. w harfinin nereden geldiğini de, elmayı da okuduktan sonra anlayabileceksin yani. küçük bir spoiler vereyim, arkadaşın haklı.*

      kitabı okuduktan sonra üzerine konuşmak daha iyi olur sanki. almış olmana sevindim kitabı. pişman olmayacaksın.

      Sil
  6. Aynı girdabın içinde dönüyoruz
    Kim kimin peşinde yalnız bunu bilmiyoruz
    Sahte düzenine sayıp sövüyoruz
    Bu yalanın içine düşerek acının izini sürüyoruz

    Bıktım hepinizin kahrından, yeah!
    Dünya denen insan ahırından, yeah!
    Üzülme sen de bana sarılırsan
    Düşersen sen de böyle katılırsın aramıza

    Hayal kurmamıza yetmiyor ki para
    Bu küstah düzen hayatta tecavüze nâra
    Biri bıkıyor, başına sıkıyor
    Mutluluk ağacına dalıyoruz, çürük çıkıyor yeah!

    ...

    Şu koca gökyüzünden arşı taşırsak
    Kimse görmeden içindekini alıp kaçırsak
    Bir gün Tanrınızla cennetinde karşılaşırsak
    Derim ki sen de hatalısın çünkü ben varım bak

    Milyarda bir ihtimalden başka bir şey değilim
    Doğmadan önce sorulsaydı yarışta değildim
    Sanki benim seçimim gibi bu beden verildi
    Benim adım atlas dedim ve dünyanın yükü benimdir

    https://soundcloud.com/yasin-kara-985519753/onur-ugur-ft-caner-ozgur-huzur-bozuyor

    YanıtlaSil